Üç yılı aşkın süren görüşmelerimizde Bozcaada’da kıyıdan, tekneden veya dalarak balıkçılık yapan, yakın zamanda emekliye ayrılmış 40’ı aşkın kişiyle görüştük. Bu görüşmelerin 35’ini videolar halinde projemiz kapsamında sizlerle paylaşırken, bazısı ise ses kaydı şeklinde gerçekleşti.
Genel itibariyle neredeyse herkes mülakatların bir noktasında balıkçılığın çok azaldığını, o eski balıkçılık günlerinin ve bolluğun mumla arandığını ifade ediyordu. Bu yazımızda görüştüğümüz balıkçıların da görüşlerine yer vererek azalmanın sebeplerini irdelemek istedik.
Kooperatif başkanı balıkçı Ahmet Acar, “Geçmişle karşılaştırırsam şu anda denizlerimizde balık yok. O zamanlar kişi kaşı en az 15-20 kilo kalamar tutardık, şimdi bakıyorum 1-2 kilo ancak tutuluyor. Trol, gırgır ve yanlış avcılık, yarını düşünmememiz balıkçılığı bu duruma getirdi. Troller kıyılara girdiği için balıkçılığı bitiriyor. Adalının da hataları var, kurallara uyulsa denizlerimizde daha fazla balık olurdu” diyor. Aslında birçok balıkçının söylediğinin özeti niteliğinde.
TROL BÜYÜK ZARAR VERİYOR
Eski balıkçılardan Kazım (Şener) Kaptan ise balık popülasyonundaki azalmanın tek nedeni olarak trolleri gösteriyor. Kazım Kaptan, “Balığın bitmesinin sebebi sırf trollerdir. Gırgırlar bitiremez balığı, gırgır balığı görürse çevirir. Trol öyle değil. Dipte ne varsa kazıyor, yumurtadan yavrusuna kadar. Balıkçılar ve trol çoğaldı. O zamanlar 1-2 trol gemisi vardı ama sonra onu da kaldırdılar. Sonra Bandırma’dan geldi troller, denizi taraya taraya bitirdiler balığı. Tırnak kadar balığı çıkartıyorlar, kürekle denize atıyorlar sonra” diyerek vahim tabloyu anlatıyor.
Nuri Özduran trol için, “Trol aşağıyı sürüyor, hiçbir şey bırakmıyor, canlı bırakmaz!” diyor.
Bozcaada’daki ahşap teknelerin tamiratını yapan ve neredeyse bütün teknelerle bir hikâyesi olan Ahmet Kırıcı (Tahtabozan) balığın azalması konusunda lafı çok uzatmıyor: “Balığın azalmasının sebebi troldür. Bandırmalılar geldi trol çekmeye başladı.”
MARYA AĞININ UZUN KALMASI MERAYI ZORLUYOR
Denizdeki balıkların azalmasına dair troller kadar marya ağlarının uzun süre denizin dibinde bırakılması da gösteriliyor. Aydın Dokur, Ayhan Ermiş, Metin Doğan (Kınalı), Kerim Kılavuz, Erdal Balcı, Ünsal Yayım, Burak Bal başta olmak üzere birçok balıkçı uzun süre bekletilen marya ağları sebebiyle, ağa takılan balıkların öldüğünü, sonra koktuğunu söylüyor. Bu koku sebebiyle de balığın merasının yok olduğu ve balığın yer değiştirildiği ifade ediliyor. Aslında marya, yani dip ağ atımı yasak değil. Fakat belli bir süreden sonra denizden ağı toplamak ve şamandıraya, ağı attığınız tarihi not etmek gerekiyor. Bu noktada da denetim devreye giriyor.
Marya ağlarıyla ilgili adada kabzımallık (balık ticareti) da yapan balıkçı Metin Doğan şu çarpıcı açıklamayı yapıyor: “Bırakma (marya) ağları sebebiyle azalma yaşandı. Böcek tutacağım diye, bırakma ağı çok atılmaya başladı. İlk başladığımız zamanlarda böyle bir şey yoktu. Son 10 yıldır çoğaldı. Günübirlik değil de 3-4 günlük atılan bu ağlar, üzerine vuran balıkların kokması sebebiyle balık meralarımızı terk etti. Ben adanın etrafında balığın asla bitmeyeceğini söylerdim, çünkü her taraf yuva, kaya, akıntısı bol, barınması güzel bir yer. Biteceğine inanmazdım ama buranın balığı bitti.”
IĞRIP (SIKIŞTIRMA) DİBİ KAZIYOR
Denizin dibine atılan kör ağın dalgıçlarla birlikte dipten kazıyarak kıyıya taşınması (Iğrıp) yöntemi de balık yuvalarına ve küçük balıklara büyük zarar veriyor. Sıkıştırma olarak da adlandırılan yöntemde ağ torba gibi kıyıya doğru büzülerek denizin dibinde ne varsa kazıyor. Selahattin Karabulut (Dayı) ığrıp için, “Kör ağ kullanılıyor, ufak-büyük hepsini temizliyor. Dalgıç gözlükleriyle dalar, balık görünce kör ağ ile yerden kazıya kazıya kıyıya getirir. O ufaklar büyüyecek, büyük balık olacaktı. Bunlar balığı körelttiler. Taşlarda yuva yapan balıklardı. Büyüyemediler, büyüse de böyle taranarak balıkçılık bitme noktasına geldi. Daha sonra ada balıkçıları bunu fark ettiklerinde iş işten geçmişti” diyor.
Kıyı balıkçılığı yapan, hem de balık malzemeleri ticaretiyle uğraşan Mustafa Önal, “Kara kıyıya ağ atıp sıkıştırma yaparsan yazık, balık kaçabilir mi? Kendi insanımız yapıyor. Hepimizin kabahati var” diyerek çarpıcı bir açıklama yapıyor.
Kemal Şahin, Erdoğan Şenol (Duli) ve Ünsal Yayım da ığrıpın çok zarar verdiğini dile getiriyorlar.
Cihan Başol balığın azaldığını fakat cezaların caydırıcı olduğunu dile getirirken, “Son dönemde yasak zamanlarında avlanmamaya daha çok dikkat ediliyor, cezalar caydırıcı oldu ama bu zamana gelene kadar yoğun, aşırı avcılık ve trollerin çok zararı oldu. Bir tek Bozcaada’ya değil, Türkiye sularında sıkıntı yaşattı” diyerek konuyu değerlendiriyor.
Türlerin yok olma seviyesine gelmesi, balıkçılığın azalması birok balıkçının geleceğe umutsuz bakmasına sebep oluyor. Aydın Dokur da bunlardan biri. Çocukluktan beri halen balıkçılık yapan Dokur, “Böyle giderse çok umutlu değilim. Her sene azalma, bir tükenme var. Ben de dahil kaçak avcılık yapmayalım, kurallara uyalım, ahtapotun, kalamarın ve balığın tükenmesine izin vermeyelim” diyor.
Bozcaada’da balığın azalması konusunda, marya ağlarının bir geceden fazla bırakılması, trol teknelerinin 3 milden daha fazla kıyıya yaklaşması, gırgırların yasal sınırın ve mesafenin ötesinde gece lamba ile avlanması, ığrıp/sıkıştırma yapılması, av zamanına ve yasaklarına uyulmaması, deniz patlıcanlarının toplanması, türleri azalan ve belli büyüklüğe erişmemiş balıkların vurulması, denizin kirletilmesi, atıkların boşaltılması en çok dile getirilen sebepler olarak görülüyor.
Bozcaadalı birçok balıkçı meramıza sahip çıkmalıyız ve korumalıyız, balığın yerini söyleyeceksek dışardaki balıkçıya değil kendi balıkçımıza söylemeliyiz, denize insaflı olmalı, aldığımız kadar vermeliyiz, çöp atmamalıyız, deniz ekosistemine en büyük faydayı sağlayan canlılardan biri olan deniz patlıcanlarını toplamamalı, toplayanları da ihbar etmeliyiz diyorlar. Tabii ki yetkili kurumlar da denetleme ve kontrol hususunda daha titiz olursa ada balıkçılığının gelişimine katkı sağlamış olacaklar.
Fotoğraflar: Esra Atik