1942 Bulgaristan doğumlu. 1950 senesinde ailesiyle birlikte Geyikli’ye yerleşseler de, hayat onu ve ailesini 1990’da ada ile tanıştırmışlar. Yurdu bellediği adada şu birkaç yıl öncesine kadar da balıkçılıkla geçimini sağlamış.
“1968’de tekne aldık, balıkçılığa başladık. Bir müddet öyle yaptık. Baya balık, çok balık vardı o yıllarda. Lüfer! Ama ağımız yoktu doğru düzgün. Sonra sonra yaptık ağımızı da. 90’da benim hanım vefat edince, artık tutunamadık karşıda (Geyikli). Öyle geldik adaya yani. Adaya niye geldik? Adada liman var diye. Karşıda liman yok. İki tane tekne paraladık karşıda. Ağlarımız gitti, hepsi gitti. Odunluk iskelesinde duruyordu teknemiz. Hava koyverdi mi nerede bulacaksın limanı, kim kime, dum duma. Çok öyle arkadaşımız kayıkları paraladı. Boğulma tehlikesi de geçirdik. Kısacası adada liman yok. İkincisi, iki tane kardeş kaybettik burada. Mezarları adada. Artık biz buralı olduk… Buradan çıktık mı Yeniköy, Kumkale taa Çanakkale’ye kadar giderdik. Lüfere bakıyoruz yani. Oradan dönerdik bu tarafa, Dalyan, Tavaklı, Kösedere, Babadere, Tuzla, Gülpınar, Babakale. Ondan sonra Sivrice tarafına geçerdik. Oralarda hep arkadaşlarımız var, hep. Oralarda balıkçılık yapardık yani…”