1957 Balıkesir-Güre doğumlu. 1968 yılında Bozcaada’ya geldi ve ilkokulu adada tamamladı. 1970’li yıllardan itibaren önce balıkçılık, ardından da balık ticareti (kabzımal) yaparak halen devam ediyor.
“Bozcaada Türkiye’nin en güzel yeri. Ben Çanakkale’ye bile gitsem bir gün, iki gün duruyorum orda. Üçüncü gün mutlaka geliyorum. Yaz ve kış adada kesinlikle ayrılmıyorum zaten. Yasaklara uyulduğu müddetçe Bozcaada’da, bizim sularımızda balık bitmez. Yeter ki yasaklara uyulsun. Şimdi Bozcaada, dört tarafı da taşlarla çevrili ve balık kendini saklayabiliyor, koruyabiliyor. Sonra devamlı, poyraz rüzgârları estiği zaman da balık bir şekilde açıkta. Kanala çekiyor, oralarda yataklıyor. Havalar güzelleştiği zaman, düzeldiği zaman yine kıyılara inebiliyor. Yani, Bozcaada’da ben balık biteceğini zannetmiyorum. Tabi ki yıllarca lüfercilik yaptık. 1-2 ton tuttuğumuz günler oldu. Daha önceki yıllarda, seksenli yıllarda diyelim. Yani o yıllarda balık daha boldu. Mesela kılıç balığı, yüz elli kilo, yüz yetmiş kiloya kadar gördüm. Orfozun otuz beş, kırk kilo, elli kilo, altmış kilosuna kadar gördüm. Lahos mesela oluyordu tek tük. Yani her türlü balığı gördüm, benim görmediğim hiçbir balık olmaz. Çünkü hayatım bu işle geçti.”