1973 doğumlu. İmroz’da doğmuş, 11 yaşında Bozcaada’yla tanışmış. Hem balıkçılık yapıyor, hem de Gestaş’ta kaptan olarak çalışıyor.
“Bakmayın siz, trolün yakaladığı barbunları görüyoruz ufacık ufacık ama denize atılanları görmüyoruz. Denize atılanlar, parmak tanesinden daha ince. O kadar, kürek kürek atılıyor. Bir gün mesela, denizcilikle uğraşan bir bakan veya vali denize çıksa onlarla, trol çekse, ondan sonra o balıklar torbada geldikten sonra görse, zaten o işin nasıl bittiğini kendi bile görür yani. Onun için devlet bununla, bu kadar ilgilenmiyor. İlgilenmeli yani. Trol nedir şimdi; on sekiz milim ağ büyüklüğü olan, göz büyüklüğü olan bir torba. Elli, altmış metre açılan iki tane kapak, denizin dibinde çekmeye başladı mı, yarım saat, bir saat çekiyor. Denizin dibinden ne gelirse. Zaten milim, on sekiz milim dedim ama bu ağ çekince köreldiği için, bu iniyor on milimlere. İçinde de pislik dolunca, bütün a’dan z’ye denizin dibinde ne kadar ufak balık varsa, hepsi o torbaya geliyor. Bir de, denizin doğasını da bozuyor aşağıda. Bir karada mesela, ağacın kesilmesine benzer. Dipten o pislikleri, otları alınca ne oluyor? Balığın yuvası mahvoluyor. Balık da bu sefer, terk ediyor o merayı. Önceden, trollar geldiğinde ben görüyordum. Yüzlerce kasa balık çıkıyordu. Şimdi onlar bile, on kasa, on beş kasa balık zor çıkarıyor. Onlar da yani memnun değil bu işten.”