1937 Bozcaada doğumlu. Babası ve dedesi de balıkçı olan Güntekin Resi, adanın hayattaki en büyük birkaç balıkçısından biri olmasının yanı sıra adada yaptığı milyonlarca asma aşısı ile en büyük bağ aşıcıları arasında sayılır. Birkaç senedir balığa çıkmasa da, denize tutkusu hâlâ devam ediyor.
“O zamanlar, Yorgi Buğday’ın babasıyla beraber diyalog yapardı babam. Yorgi ufaktı. Ben giderdim Yorgi’lerin evine, mantar, kurşun döküverirdim. İplik ağlarla balıkçılık yapardık. Her şeyi kendimiz yapardık. Sonra yetememezlik oldu. Çardak’tan iplik alırlardı. Nuri’nin (Özduran) dedesi, giderdi kızlara çeyizlik yapın derdi… Sonra 1951 bir senesinde, bir lüfercilik oldu. Tarih bir daha onu öyle yazmaz. Yedi ton lüfer tuttuk o gün. Beş kayık. Kayıklar iki parmak kalmıştı batmaya. Geldik buraya, kayıkları karşıya yolladık. Ortaktık bütün kayıklar. Üç tane kayık karşıya gitmişti. Taki, Panayot, bir de Kadir Kaptan. Biz üç kayık yüklü gelince iskeleye kum gibi balık serdik. Bir motor İmroz’a gitti. “Diyojen” Yorgi’nin motoruyla. Hoşgör teknesi vardı. Onla da Ayvalık’a yolladık. Dokuz hayvan arabası da karşıya gitti ve İmroz’dan mor binlik geldi. Gemicilere dağıtacağız parayı. Banka bozamadı. O zaman da caminin yanı bankaydı. Velhasıl kahveye gittik, Latif Aga’yı bulduk. Aga dedik, şu binliği bozabilir misin? Hayatta ben bin liralık bir tek çocukken gördüm. Mor binlik. Bir İngiliz rakısına bozuveririm dedi. Rahmetli Nevzat (Özduran) ile beraber gitmiştik. Sonra taksim ettik paraları.”