1944 Bozcaada doğumlu. Denizci ve süngerci bir aileden gelen Yorgi Buğday, adada yıllarca süngercilik yaptıktan sonra 1960’ların sonlarında balıkçılık yapmaya başladı. Şimdiyse kendini denizden emekliye ayırdı.
“Askerden geldim, bir sene çalıştık. Baktık, sünger bozuldu. Bıraktık bu işi. 1967’de yedide balıkçılığa başladık Güntekin’le (Başol). Birkaç sene öncesine kadar Güntekin ile beraber çalışıyorduk. Bıraktık. Azaldı. O zamanlar balık çoktu. Her yerde vardı. Burada da vardı, boğazda da vardı. Gidiyorduk, ne balık istersek vuruyorduk. Her gün balık yerdik. Böcek yerdik, ıstakoz yerdik. Gökçeada’ya da gittik. Orda 24 dalgıç teknesi vardı. Bizim burada 5 taneydi en son. Şu anda hiç yok. Sünger kalmadı ki… Canlı olan mal denizde, yaşamıyor. Hepsi bitti. Pislikten. Pislikten, yaşamıyor. Eskiden denizpatlıcanlarından biz de çok çıkarıyorduk. Fakat yem yapıyorduk. Yem yapıyorduk ve çok balık tutuyorduk o zaman. Çok özel bir yemdi o zaman. Şimdi balık kalmadı tabi. (Toto) Metin ile 20-25 sene falan çalıştık hep. Ben askerden geldikten sonra, hep onlarla çalıştık. Metin vardı, Güntekin vardı. Emin Dayı vardı. Öldü, vefat etti. O zamanlar Bodrum’a gitmiyorduk ama Samos Adası’na kadar giderdik. Karaburun’a giderdik. Sakız’ın etrafına giderdik. Midilli’nin etrafına giderdik. O zaman kim kime, dım dıma. Kontrol yok. Kontrol olsa ne olur, kaç sefer yakalandık. Burada da yakalanıyorlardı Yunanlılar. Bir ay hapis yatardı, çıkardı giderdi.”